DİYET LİSTESİ SATIN ALMA İŞLEMİ NASIL YAPILIYOR?

1 Paketlerimizden birini seçin
2 Formu doldurun ve satın alın
3 Ön görüşme için sizi arayalım

Diyetisyenlerimiz ön görüşmeden sonra diyet listeniz hakkında bilgi vermek için size yeniden arıyor ve detayları iletiyor.

ÇAĞRI MERKEZİ

Hafta İçi: 09.00-18.00
0262 606 0 160
destek@diyyet.com

Beslenme Tarzına Bağlı Gelişen Obezite

Obezitenin ortaya çıkmasında kilit taşı olan faktörlerden biride beslenmedir. Günümüzde toplumlar daha çok sağlıksız, pratik, çabuk hazırlanabilir, lezzetli gelen, işlenmiş, paketlenmiş gıdaları tercih etmektedir. Pazarlama sektöründe bu besinlerin geniş ölçüde yer alması besin tercihi sırasında ilk sıraya çıkmasına neden olmaktadır. Yaygınlaşan fast food restoranları, reklamlar insanlara çekici gelmektedir. Bu besinler; daha çok yeme isteğine neden olan saflaştırılmış karbonhidrat, tatlandırıcı, trans ve doymuş yağ içeren besinlerdir.

Fast Food ve Porsiyon Büyüklüğü

İş hayatının değişmesi, kadınların iş hayatında daha çok yer alması, çalışan insan sayısının artması ve yoğun çalışma hayatı; ev dışında yemek yeme oranını artırmaktadır.(M8;14) Beslenmeye bağlı gelişen obeziteden bahsedilirken fast food ürünlerden sıkça bahsedilmektedir. Fast food grubu besinlerin; doymuş yağ, tatlandırıcı, basit karbonhidrat oranları oldukça yüksektir. Küçük porsiyonları bile bir kişinin günlük alması gereken enerjinin bir kısmını karşılayabilmektedir. Basit karbonhidrattan yapılmış bu besinlerin doyurucu olabilmesi için porsiyonları oldukça büyüktür. Ekonomik olması sebebiyle de tüketimlerinde sürekli artış görülmektedir. Fast food mağazalarında son 50 yıl içinde porsiyon büyüklüklerine bakıldığında; burgerların, kızarmış patate ve tavukların, sosların, pizzaların ve asitli içeceklerin porsiyonlarının 2-5 kat arttığı  bildirilmiştir.

Asitli içecekler şeker oranları yüksek içeceklerdir. Fast food besinlerin yanında asitli içeceklerin tercih edilmesi alınan enerji miktarını daha da artırmaktadır. 

15 yıl süren bir prospektif çalışmada fast food tüketiminin yaygınlaşması ve insülin direnci arasındaki ilişki araştırılmıştır. Haftada iki ve daha fazla fast food restoranlarında besin tüketen kişilerde; haftada 1 ve daha az tüketenlere göre kilo alımı yıllık 4.5 kg daha fazla olmaktadır. Ayrıca insülin direncide %140 oranında artış göstermektedir. Fast food besinleri öğünlerinde sürekli tercih eden bireylerin sayısı ve buna parelel olarak obezite prevalansı sürekli artmaktadır.

Yağ ve Şeker İçeriği Yüksek Beslenme Tarzı

Fast food tüketiminin artması ile diyetlerdeki yağ miktarı dolayısıyla alınan enerjide artmaktadır. 35 ülkenin iki farklı fast food mağazasının dahil edildiği bir çalışmada kızarmış patates ve tavuk içeren menülerin yağ miktarları incelenmiştir. Bir menü için yağ miktarının 41-74 gr arasında değiştiği bildirilmiştir. Obezite prevalansı ve karbonhidratlı besin tüketimi prevalansı arasında güçlü bir ilişki olduğu düşünülmektedir.  Bununla beraber özellikle çocukluk çağı obezitesine neden olan tatlı ve tatlandırılmış içecek ve yiyeceklerin tüketimide artmaktadır. Glisemik yük ve glisemik indek ile obezite arasındaki ilişkiyi araştırmak için de çalışmalar yapılmıştır. Sadece obezite değil diğer kronik hastalıklar ile de yüksek glisemik indeks ve yüksek glisemik yük ile beslenme arasında pozitif ilişki bildirilmiştir. 

Obez ve obez olmayan 933 birey ile yapılan bir çalışmada obez olan bireylerin yüksek glisemik indeks ve yüksek glisemik yüke sahip besinleri daha çok tükettiği saptanmıştır.

Öğün Atlama

Obez veya fazla kilolu bireyler, kilo kaybetmek için öğün atlamaktadır. Fakat bu bireylerin daha çok acıkmasına ve bir sonraki öğünde daha çok besin tüketmelerine neden olmaktadır. Öğün atlamak; bireylerin aldıkları besinler için termojenik etkiyide azaltmaktadır. Kişinin, günlük enerji ihtiyacını ana ve ara öğünlere düzenli olarak dağıtması açlık hissinin azaltılmasına, yeme davranışının kontrol edilmesine yardımcı olmakta, termogenezi artırmaktadır.

Kahvaltının en çok atlanan öğün olduğu bildirilmiştir. Yapılan çalışmalarda, kaliteli kahvaltı ile vücut ağırlığı arasında ters korelasyon saptanmıştır. Kahvaltı öğününü, çocuk ve adölesanlar tarafından daha çok atlanmaktadır. Fakat yine çalışmalar bildiriyor ki; çocuk ve adölesanların kaliteli kahvaltı ile güne başlaması ve BKİ arasında ters korelasyon vardır. Buna ek olarak; kahvaltıyı atlayan bireylerin bel çevresi ölçülerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır.

Yetersiz Sebze ve Meyve Tüketimi

Fast food tüketiminin artması ile sebze ve meyve tüketimi azalmaktadır.  1673 okulun dahil edildiği İspanya’da yapılan bir çalışmada çocukların sebze-meyve tüketiminin önerilenin altında olduğu; %2’sinin önerilene uygun sebze, %17’sinin ise meyve tükettiği bildirilmiştir. Aynı çalışma Türkiye’de de yapılmıştır. TOÇBİ çalışması; her gün önerilen miktarda sebze tüketilen çocuk oranını %25.8, meyve tüketen çocuk oranını %31.1 olarak bildirmiştir. Yetişkinler ile yapılan prospektif bir çalışma; meyve-sebze tüketiminin metabolik sendromu engellemeye yardımcı olduğunu bildirmiştir. Obez olan bireylerde; sebze meyve tüketiminin artırılması kilo artışında yavaşlama görülmüştür.

Sebze ve meyveler posa içeriği yüksek besinlerdir. Posa, kişilerin ağırlık kontrolünü sağlamasına yardımcı olurken bağırsak hareketlerini artırmakta ve GİS’i temizlemektedir. Düşük kalorili olan meyve ve sebzeler kan şekeri kontolünü sağlayarak acıkmayı geciktirmektedir.

Obeziteye engel olmak için; çocukluk döneminden itibaren doğru beslenme alışkanlıkları kazandırılmalıdır. Beslenme, fiziksel aktivite politikaları artırılmalı, kişilere sağlıklı beslenme hakkında eğitim verilmelidir. Yeterli sebze ve meyve, et, süt, balık, tahıl tüketilmeli; kaliteli yağlar tercih edilmeli, diyetin doymuş ve trans yağ içeriği azaltılmalıdır.

Bu yazıya kaç puan verirsiniz:

2 kişi oy kullandı

YENİ KAYIT OLUŞTUR

PAROLA YENİLEME

TOP