Yaşam koşulları, gelişen teknoloji, artan güzellik kaygısı ve güzelliğin zayıflık ile eşleştirilmesi gibi pek çok neden sizi kilo vermeye itiyor olabilir. Sürekli artan kilo kaygısı BKİ(Beden Kitle İndeksi) normal aralıkta olan bireylerde bile ciddi kilolar verme arzusu uyandırıyor. Tüm bu nedenler ani değişim isteğini tetikleyerek bireyleri, tamamen ticari kaygılar gözetilerek oluşturulmuş şok diyetlere itiyor.
ŞOK DİYET NEDİR ?
Son yıllarda sıkça duymaya başladığımız şok diyetler, 600-800 kalori civarlarında, ciddi kalori kısıtlamaları olan, tek yönlü beslenme programlarını niteleyen tanımlamadır.
Vücuttan su kaybının fazla olması için yoğun tuz kısıtlaması yapılarak diüretik(su atıcı) besinler kullanılır."Karpuz diyeti" örnek verilebilir. Vücutta aşırı su kaybı kilonun tartıda daha az çıkmasını sağladığı için bireyler kısa sürede hızlı kilo verdiklerini düşünür. Aslında vücut yağ oranında bir azalma görülmediği için kilo vermiş olarak kabul edilmezsiniz.
Şok diyetler güvenirliği olmayan uygulamalardır. Kısa sürede ciddi vaadler verir. Ve çarpıcı isimleri vardır. "İsveç diyeti", "5 günde 3 kilo verdiren diyet" gibi. Şok diyetler yaşam tarzı oluşturmayı hedeflemez. Profesyonel bir diyetin asıl amacı yaşam tarzı değişikliği sağlayabilmektir.
ŞOK DİYET UYGULAMAYI DÜŞÜNÜYORSANIZ;
- Şok diyetler ciddi malnütrisyonlara(yetersiz beslenme) yol açar. Yaşamsal faaliyetlerinizin devam edebilmesi için 1000 kalorinin altına düşmemek gerekirken bu diyetler 600-800 kalori civarlarındadır.
- B12 eksikliğine neden olmaktadır.
- Tek yönlü ve yetersiz beslenme sonucu bağışıklık sisteminiz zayıflar. Bağışıklık sisteminin baskılanması ile hastalıklara elverişli hale gelebilir ve enfeksiyonlara yakalanabilirsiniz.
- Eksik beslenme ile, kalsiyum, fosfor dengesi bozulmaya başlar. Uzun vadede salgılanmaya başlayan kortizol hormonu kemik yapımını yavaşlatarak kemik yoğunluğunu azaltır. Yaşlandıkça ani kırıklar, kiföz gibi istenmeyen durumlar ile karşılaşabilirsiniz.
- Beyin, böbrek, karaciğer gibi organlar enerjiye en çok ihtiyacı olan organlardır. Yeterince enerji alınamaması bu organların geri dönüşümsüz hasarına yol açabilir.
- Olguların çoğuna bakıldığında, şok diyet sonrası inme, kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi rahatsızlıklar artmaktadır.
- Ani kalori kısıtlaması ile vücudunuz kendini korumaya alır ve metabolizma hızınızı yavaşlatır. Yağ depolarını korumak için kas kütlesini yakıt olarak kullanmaya başlar. Halbuki diyette amaç vücut yağ oranını azaltıp, kas kütlesini artırmaktır.
- Yavaşlamış metabolizma, diyeti bıraktığınız anda kilo almanıza neden olur. Bu nedenle şok diyet sonrası verilen kilolar daha fazla olarak geri alınır. Üstelik metabolizmanız eskisinden daha yavaş durumdadır ve kilo vermeniz daha da zorlaşacaktır.
- Şok diyetler; halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, sürekli açlık hissi yaratabileceği için duygu durum bozukluğu yaşayabilirsiniz. Yapılan çalışmalar sürekli çok düşük kaloriler ile beslenmenin depresyona yol açtığını göstermektedir.
Şok Diyet Uygulamayı Düşünüyorsanız; Köprüden Önceki Son Çıkıştasınız !
Kilo almak uzun bir süreçtir. O 5 kiloyu nasıl 10 günde almadıysanız, 10 günde de sağlıklı bir şekilde vermeniz mümkün olmayacaktır. Sağlıkla zayıflamak için diyetinizi yaşam tarzı haline getirip, sabırlı ve istikrarlı olmalısınız.